Haber

Feminist aday Saki: AKP’ye ‘kabul edilebilir kadın’ diye oy veren kadınların da itirazları var

ANKARA – Adayların ve siyasi parti temsilcilerinin programları seçime sayılı günler kala hız kazandı. Seçim yaklaştıkça meydanlarda yapılan konuşmaların tonu yükselmeye devam ediyor.

Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan da son günlerde yaptığı konuşmalarda LGBTİ+’ları hedef aldı. YETER Partisi, CHP ve HDP’yi kendi deyimiyle “LGBT” ilan eden Erdoğan, konuşmalarında sık sık “kutsal aile” vurgusu yapmaya başladı. 14 Mayıs seçimlerini LGBTİ+ muhalefeti üzerinden de anlamlandıran Erdoğan son konuşmasında, “14 Mayıs, LGBT’lere ders verme günü olacaktır” dedi.

Seçim kampanyasının değerli ayağını LGBTİ+ muhalefeti üzerine inşa eden Erdoğan’ın bu söylemlerinin seçim sonuçlarına etkisi var mı, toplumda bir karşılığı var mı? Bu soruları uzun yıllardır feminist hareketin içinde olan ve LGBTİ+’larla birçok iş birliğine imza atmış olan Yeşil Sol Parti’nin İstanbul Milletvekili adayı Özgül Saki’ye sorduk. AK Parti iktidarının kadınları ‘aile’ içine sıkıştırmaya çalıştığını ve bunu yaparken de LGBTİ+’ları düşmanlaştırmaya çalıştığını anlatan Saki, bu söylemlerin toplumda karşılığı olmadığını belirterek, “LGBTİ+’lara yönelik bu nefret söylemi yürümez” dedi. , o olmaz.”

Yaklaşan seçimlerin değerini ve bu seçimlerde kadınların rolünü tartıştığımız Saki’nin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

‘PARLAMENTO BİZİM İÇİN BİR EŞİK DEĞİL, SADECE PATRIICAC’A KARŞI MÜCADELEMİZİN BİR PARÇASIDIR.’

Uzun yıllardır feminist hareketin içindesiniz. Kendinizi ‘sosyalist feminist’ olarak tanımlıyorsunuz ve bugün milletvekili adayısınız. Çabanızı TBMM’ye taşımaya nasıl karar verdiniz ve neden Yeşil Sol Parti?

Daha önceki dönemlerde Meclis’te feminist arkadaşlarımız vardı, kadın hareketinden arkadaşlarımız vardı. Bizim için milletvekili olmak bir eşik değil, çok da ekstra bir durum değil. Bizim için hedef çok daha büyük; ataerkil kapitalizmi devireceğiz. Parlamento bu çabanın sadece bir parçasıdır. Bu süreçte görev ve sorumluluk bana düştü.

Yeşil Sol Parti’deyim çünkü Yeşil Sol Parti’nin seçim beyannamesinde LGBTİ+’ların ve feministlerin bağımsız siyasi özneler olduğuna dair hiçbir şüphe yok. Her zaman olduğu gibi Yeşil Sol Parti’nin arkasında Kürt kadın hareketinin, sosyalist hareketin önemli bir emeği var ve bu benim için çok değerli.

14 Mayıs seçimlerini “kader seçimi” olarak tanımlayanlar çoktur. Bu kadar mı düşünüyorsun?

Her seçim “kritik” olarak adlandırılır ve elbette öyledir. Seçim öncesi dönemlerde herkes siyasete hiç olmadığı kadar kulaklarını açıyor. Emek verenler bu dönemlerde daha çok işitilir oldukları için kendi sözlerini daha yüksek sesle söylerler. Bu anlamda çabalayanlar için her seçim kritiktir.

Bu seçimin şu önemi vardır; Burada bir sistem değişikliğinin eşiğindeyiz. “Tek adam rejimi” dediğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini devirmek için güçlü bir muhalefet bloğu var. TBMM’nin güçlendiği, toplumsal muhalefetin sokakta güçleneceği bir döneme yaklaşıyoruz. Bu anlamda kritik bir seçimdir.

‘PATRIICAC’LA MÜCADELEMİZ SEÇİMDEN SONRA DA DEVAM EDECEKTİR’

Ayrıca AKP-MHP iktidarı son dönemlerde kadın kazanımları üzerinden kendisini meşrulaştırmaya çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etti, 6284’ü tasfiye etmeye çalışıyor, LGBTİ+ nefret siyasetini körüklüyor. Bu seçimlerle bunlar da son bulacak. Bitti dediğimizde bunun bilincindeyiz; ataerkillik çok güçlüdür. Bu nedenle seçimden sonra çabamızın ekseninde ataerkillik olacaktır. Ancak AKP-MHP iktidarının gidişi bizim faaliyet alanımızı genişletecektir. Bu anlamda çok değerli bir seçimdir.

AKP’YE ‘KABUL EDİLEN KADIN’ OLMAK İÇİN SEÇEN KADINLARIN İTİRAZLARI VAR’

Türkiye’de her zaman kadınların en güçlü muhalefet olduğu söylenir? Bu seçimde kadınların oyu ve rolü belirleyici olacak mı?

Şüphesiz olacak. Çünkü bu güç kendisini kadının zıddından oluşturmaktadır. Ne yapıyor gibi? “Kabul edilebilir kadın” diyerek kadınları aileye itiyor. AKP’nin kadını bağımsız bir özne ya da kişi olarak tanımlaması yoktur. Bu sadece feminist hareket içindeki kadınların itiraz ettiği bir şey değil. AKP’ye takviye yapan kadınlardan da bir itiraz var. Bu seçimlerde kadınların bir bütün olarak bu durumu gördüklerini düşünüyorum. Sadece muhalif kadınlar değil. Bağımsız olarak “Ben varım, ben bir kadınım, aile değil” diyen hanımlar bunu gördü. Bu nedenle kadınlar bu seçimde doğal olarak belirleyici olacaktır.

‘NEDEN TÜM TARAFLAR KADIN MEP’LERLE ORTAK MÜCADELESİ OLMAMALIDIR?’

Meclise girerseniz nasıl bir siyaset yürüteceksiniz? Şimdiye kadar olmadı ama bu dönem, erkek egemenliğine karşı mücadelede diğer siyasi partilerin kadın milletvekilleriyle ortaklık konusu olabilir mi?

Tabii ki, kendi başıma bir çaba sarf etmeyeceğim. Bu bir milletvekilinin tek başına yapabileceği bir şey değil. Bu bir takım, organizasyon meselesi. Hem Meclis’teki arkadaşlarımla, hem de dışarıda teşkilat ve kolektiflerle çaba göstereceğiz. Önceliğimiz feminist siyaset olacak. Ve elbette barışı yeniden inşa etmek için

Bu daha önce TBMM’de denendi. Ne de olsa erkek egemenliği hepimizi kesen bir şey. Ne yazık ki siyaset çok keskinleştiği için mümkün olmadı. Ama yeni dönemde neden olmasın?

‘ERDOĞAN’IN 22 YILDIR İŞE YARAYAN TEKNİĞİ ARTIK İŞE YARAMIYOR’

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçimlerde LGBTİ+’ları hedef alan bir dil kullanıyor. Erdoğan kendi deyimiyle “LGBT” olmamakla övünürken, muhalefeti “LGBT” olmakla, hatta LGBTİ+’ları eleştirmemekle suçluyor. Bir yanda sık sık yaptığı “kutsal aile” vurgusu var. Sizce Erdoğan bunu neden yapıyor?

Erdoğan’ın her zaman yaptığı şeylerden biri bu; kendince nefret konusu yaratmak, nefret söylemiyle kendi ittifakını korumak. Ancak 22 yıldır işleyen bu prosedür artık işlememektedir. LGBTİ+’ların bu nefret söylemi de bir işe yaramıyor.

‘ERDOĞAN ALTERNATİF BİR KADIN HAREKETİ OLUŞTURMAYA ÇALIŞTI AMA BAŞARILI OLMADI’

AKP iktidarı, KADEM ve Sümeyye Erdoğan ile kutsal aile kavramını kabul eden alternatif bir kadın hareketi yaratmaya çalıştı ama olmadı, olmuyor. Şimdi böyle bir nefret politikasıyla saflarını korumaya çalışıyor. Kendi siyasetini aile kavramı üzerine inşa etmeye çalıştığı için LGBTİ+’ları da tehdit ediyor. Çünkü aile kavramında kadının rolü nedir? Nesli devam ettirecek, doğuracaktır. Bu sayede LGBTİ+’ları tehdit olarak sunuyor. Ayrıca LGBTİ+’ların siyasi çaba içerisine girmesine de müsamaha göstermiyorlar.

‘ERDOĞAN VE SOYLU’NUN ‘LGBT’ KONUŞMASI İŞE YARAMAZ, İŞE YARAMAZ’

Erdoğan’ın LGBTİ+’lara yönelik dili Türkiye’deki LGBTİ+’lar için bir risk oluşturuyor mu?

Süleyman Soylu’yu unutmamalıyız. İkilinin en çok anlaştıkları nokta ise LGBTİ+ düşmanlığı. Ama bu işe yaramıyor. Ve işe yaramadığı için her zaman daha keskin bir dil kullanırlar. Günlük yaşamda bir anlamı yoktur. Herkes gibi LGBTİ+’lar da kira ödüyor, pazara gidiyor. Bu siyasi provokasyonlar olmasa herkesin yaşadığı günlük sıkıntıları onlar da yaşıyor. Yine olmuyor, olmuyor. Elbette bu telaffuzların sokaktaki şiddet olaylarını artırma riski var, bu yüzden temkinli olacağız, söylemimizi buna göre oluşturacağız.

‘ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE LGBTİ+ ADAYLARININ OLMASI TARTIŞMA BİLE BAŞLAMAZ’

Türkiye’deki muhalefet partileri de zaman zaman LGBTİ+’lara yönelik hak ihlallerine sessiz kalmakla ve LGBTİ+’ların haklarını gündeme getirmemekle eleştiriliyor. HDP’nin de bu eleştirilerden nasibini aldığı dönemler oldu. Bu eleştirilerin bir haklılığı var mı?

Millet İttifakı bırakın LGBTİ+’larla siyasi çıkışını, İstanbul Sözleşmesi’nde bile netlik kazanmadı. Onlar adına konuşamam, bunu bir kenara bırakıyorum.

Emek ve Özgürlük İttifakı adına konuşurken feminist hareketin çabalarına da göz atmak gerekiyor. Bugün yüzde 45 oranında kadın aday var. Bu artık tartışılmıyor bile. Bunun arkasında feministlerin değerli bir emeği var. Elbette LGBTİ+’lar uzun süredir mücadele ediyor ama bir bütün olarak muhalefet partilerinin gündemine Seyahat Direnişi ile girdiler. Gezi’den sonra LGBTİ+’ların mücadele eden diğer tüm siyasi mekanlar gibi bağımsız siyasi bağımsız özneler olarak mücadele ettiğini herkes gördü. Yani bu kısa bir tarih. Önümüzdeki dönemde Yeşil Sol Parti ve diğer ittifak bileşenleri için bambaşka bir tablonun ortaya çıkacağına eminim. Mesela LGBTİ+ adaylarının varlığı tartışma konusu bile olmayacak.

‘YEŞİL SOL’UN MİSYONU SEÇME YERLERİNDE LGBTİ+ ADAYLARINI BULUNTURMAMAK DEĞİL’

Yeşil Sol Parti’ye gelince, LGBTİ+’lar sadece Yeşil Sol Parti’nin seçim beyannamesinin bir parçası değil. Ekonomik krizde, anayasa değişikliğinde, sağlık politikalarında varlar. Peki bunlar yeterli mi? Hayır. Kendimizi eleştirelim. Seçilme şansı olan yerlerde neredeyse hiç LGBTİ+ yok. Bu Yeşil Sol Parti için bir eksikliktir. Seçilme olasılığı çok yüksek olan bir yerden aday gösterilmesi gerekiyordu. Teorik ve politik çizgilerimizi uygulamalarımızla uyumlu hale getirmemiz gerekiyor.

caybasi-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu