Tarih Buluşmaları’nda gelecek ve toplum tasarımı konuşuldu
Nilüfer Kütüphaneleri’nin Tarih Vakfı iş birliğiyle düzenlediği Tarih Buluşmaları’na konuk olan Mustafa Arslantunalı, Tanıl Bora, Esra Dicle ve Eser Köker, “Geleceği Tasarlamak, Toplumu Tasarlamak” başlıklı bir röportaj verdi.
Nilüfer Kütüphaneleri’nin Tarih Vakfı iş birliğiyle düzenlediği Tarih Buluşmaları, Nâzım Hikmet Kültür Evi’nde gerçekleştirildi. Yazarlar Mustafa Arslantunalı, Tanıl Bora, Esra Dicle ve Eser Köker’in katıldığı söyleşi, “Geleceği Tasarlamak, Toplumu Tasarlamak” başlığı altında gerçekleştirildi.
“Toplum mühendisliği ne demek?”, “Türkiye’de öne sürülen toplumsal tasarımlar”, “Kadınların geleceği tasarımları” gibi konulara ışık tutan konuklar, katılımcıların sorularını da yanıtladı.
Tarihsel geçmişten günümüze toplum mühendisliğinin yansımalarına değinen Tanıl Bora, tasarım ve toplum mühendisliği arasında kavramsal bir bağ olduğuna dikkat çekti. Bora, “Toplum mühendisliği kavramını eleştirel olarak kullanan iki büyük kozmik akım var. Bunlar liberalizm ve muhafazakarlıktır. Toplum mühendisliği bu iki büyük kozmik akımın kanına dokunuyor. Liberalizm, toplumun kendi haline bırakıp kendi akışını bulması gerektiği görüşüne dayanır. Ekonomik planlamayı bir tehlike olarak görüyor. Muhafazakarlık ise yaradılışın doğallığına dokunulmamasını ister. Ülkemizdeki toplum mühendisliği kavramına bakacak olursak çok farklı bakış açıları var. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu anlayış memnuniyetle karşılandı. Bunu dönemin tarihçilerinin eserlerinde açık bir şekilde görebiliriz. Cumhuriyet, modern toplum inşası projesinde toplum mühendisliğine karşı olumlu bir tutum sergilemektedir. Bugün bu kavram farklı bir bakış açısına maruz kalmıştır.”
Yazar Esra Dicle, tasarım konusuna genel bir çerçeve çizdi. Tasarımlarda yönetim anlayışının çok etkili rol oynadığını belirten Dicle, “Cumhuriyet döneminde Türk tarihinin geçmişine derin bir bakış vardı. Geleceği tasarlarken geçmişi ve bugünü göz ardı edemezsiniz. Milliyetçilik geleneği ile medeniyet geleneğini, yani Türk kimliğinin özelliklerini özdeşleştirmek gerekir. Dolayısıyla modernleşirken kendi özüne bakmak daha gerçekçi bir yaklaşım olarak tanımlanabilir.”
Yazar Mustafa Arslantunalı da teknolojinin toplum mühendisliği kavramı içinde değerli bir yere sahip olduğuna dikkat çekti. Toplum mühendisliği ile ütopyanın ortasında sonsuz bir fark olduğuna işaret eden Arslantunalı, “Tarih boyunca insan hayatında hep bir yenilik arayışı olmuştur. Ütopyada asıl mesele varılmak istenen nokta değil, süreci tasavvur etme çabasıdır. Ütopya kuran kişi değişimin ışığında ilerlemeyi tercih eder. Tasarımlar zamanla değişmelidir. Her şeyi teknolojiden beklemek doğru değil. Toplum mühendisliğine göre teknoloji her şeyin başında gelir. Tasarım yaparken geçmişe bakarak tarihsel izlerden faydalanmak ve dikkate almak gerekiyor.”
Feminist ve kadın ütopyaları üzerine dünyadan örnekler veren yazar Eser Köker, mücadeleci bakış açılarına da ışık tutuyor. Feminist hareketin 15. yüzyıldan itibaren parlak eserler vermeye başladığını belirten Köker, “Kadınlar 15. yüzyıldan itibaren eşitlik idealiyle yaşıyor ve konut ortamını merkeze almış durumda. Toplum mühendisliğine değer verilen bir ortamda bu anlatılara gerekli pekiştirme sağlanamamıştır. Kadınların kaleme aldığı ütopya sisteminde gerçek ile gerçek arasındaki ayrım net bir şekilde görülememiştir. Türkçeye çevrilmemiş birçok kadın ütopyası vardır. Kadın ütopyalarında dönemsel sistemler vardır. 1970 sonrası değişim kadın ütopyalarına da yansımıştır. Feminist hareketle birlikte kadın yazarlar, klasik ütopya anlatılarına daha fazla açıklık getirdi.”
Etkinliğin sonunda Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Remzi Çınar, konuklara Lider Turgay Fazilet adına teşekkür etti.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
cigliajans.xyz